Varlık 1
Maris Global

Rakamlarla Çin Ekonomsi

Bugün, Çin adeta dünyanın üretim merkezidir. Dünya mineral ve hammaddelerinin ortalama yüzde 30’unu Çin tüketir. Çin’in iştahı demir cevheri, bakır ve çinko fiyatını hoplatmıştır (Fiyatlar birkaç yıl önceye göre 3 kat artmıştır). Çin en çok çelik, alüminyum, kimyasallar ve makine ithal etmektedir. Çin’in birçok alanda yüksek-atıl üretim kapasitesi vardır. Çin’de aşırı yatırım ham malzeme fiyatlarını artırmış, aşırı kapasite ise ürün fiyatlarını düşürmüştür. İthal edilen ham malzeme fiyatları 2003-2005 yılları arasında çok arttığı halde, Çin üründe bunun tersini başarmıştır ve ihracat kamçılanmıştır. Örneğin, Amerika, Çin’den bugün aldıklarını eskiden Japonya, Güney Kore ve Tayvan’dan temin ediyordu. Çin, şimdi bu ve benzeri ülkelerden ham malzeme ve komponentleri almakta, montajlamakta ve satmaktadır. Çin ekonomisi yıllardır çift rakamlı olarak büyümektedir.

IMF’ye göre dünya GSMH’sında Çin’in payı yüzde 15,1’dir (ABD yüzde 19,7). 10 yıl önce bu pay yüzde 11,1 idi. Çin’in dünya nüfusundaki payı yüzde 20,5’tir. Çin’in dünya mal ve servis ihracatındaki payı yüzde 7,2’dir, ithalattaki payı ise yüzde 6,4’tür (2006 toplam ithalatı 800 milyar Dolar). Amerika’nın dünya ithalatındaki payı yüzde 15,5’tir (1,9 trilyon Dolar). 2006’da Çin’in ithalatı yüzde 20, ihracatı ise yüzde 27 artmıştır. Çin GSMH’sı 2007 için 3 trilyon Dolar olarak tahmin edilmektedir (Satınalma paritesine göre 10,670 trilyon Dolar’dır). GSMH’sı 14,00 trilyon Dolar olan ABD’yi Çin’in yakalaması ve geçmesi yakındır. Unutulmamalıdır ki, ülkeler mukayesesi yanıltıcı olabilir. Çin’in nüfusu 1,3 milyar iken ABD nüfusu 300 milyondur.
Dünyanın en fazla döviz rezervine sahip ülkesi Çin’dir. Nisan 2007 itibariyle Çin’in rezervi 1,1 trilyon Dolar’dır (Japonya 850 milyar Dolar ile Çin’i takip ediyor. Rusya 300 milyar Dolar ve Türkiye 62 milyar Dolar rezerve sahiptir). 2006 yılında yabancı yatırımla Çin’e giren para 76 milyar Dolar olmuştur (Rusya 28 milyar Dolar, Türkiye 19 milyar Dolar). Çin’in toplamda ithalat-ihracat fazlası 250 milyar Dolar’dır (GSMH’sının yüzde 9’u). Çin’de faizler yükselmekte, sıcak para kazanmak için ülkeye gelmektedir. Çin Merkez Bankası likit kontrolünü önemsemekte ve aşırı ısınan sektörlere (çelik, çimento, kömür, enerji) para akışı kısıtlanmaktadır. 2007’de Çin ekonomisi daha yavaş büyüyecektir. Çin’de yatırım güdümlü büyümeden, özel tüketim güdümlü genişlemeye geçiş söz konusudur.

Amerika’nın toplam ticaret açığının yüzde 30’una yakın kısmı Çin kaynaklıdır. Amerikalılar Çin parasının (Yuan) yüzde 20 değer kazanmasını sürekli olarak istemektedirler. Bugün, Yuan yüzde 50 oranında gerçek değerinin altında işlem görmektedir. Çin ile ticaret, yüzde 4,5’lerde olan ABD’deki işsizliği artırmamakta ancak iş kompozisyonunu değiştirmektedir. Çin ticareti, ABD’de ürün fiyatlarını düşürdüğünden dolayı orta ve fakir bütçeli kesimin alım gücünü artırır. Böylece, Amerika’daki tüketici bir şekilde korunur. Amerika’da kalitesiz ürünler piyasaya giremez. Amerika’nın ve Çin’in üretimi aynı ürün gamında çok az örtüşme gösterir. Çin parası Yuan değer kazanırsa Amerika ticaret açığı düşecektir. Bu sefer, aynı ürün çeşitlerinde Çin yerine pazara Endonezya ve Vietnam gibi ülkeler girecektir. O halde, Yuan’ın değerlenmesi Amerika’nın fazlaca lehine değildir. Diğer yandan, Çin yönetimi artık para (fazla dolar) ile büyük miktarda Amerikan hazine bonosu alarak faizleri düşürmektedir. Faizlerin düşmesi ile de Amerika’daki düşük gelirlilerin ev almaları kolaylaşmış olur (Mortgage).

1990 yılında Çin nüfusunun yüzde 33’ü (374 milyon) günde 1 Dolar’dan az para ile geçiniyordu. Bu, 2004 yılında nüfusun yüzde 9,9’una (128 milyon) inmiştir. Dünyada 1 Dolar altı günlükle yaşayan insan sayısı 986 milyondur (Dünya nüfusunun yüzde 18,4’ü). Kuzey Amerika ve Avrupa da yıllık ücret artışı yüzde 2’nin altında iken Çin’de yüzde 8’in üstündedir. Çinli zenginleşmektedir ve Çin’de tüketici harcamalar çok hızlı artmaktadır. Örneğin, eğitim ve sağlıkta bireysel harcama yılda yüzde 50-60 artmaktadır.

20. yüzyılda yeni fakirler Çin’den çıkıyordu, 21. yüzyılda ise yeni fikirler Çin’den çıkmaktadır. Çin’de bugün GSMH’da AR-GE payı yüzde 1,5’e ulaşmıştır. Patent başvurusu yönüyle Çin dünyanın beşinci ülkesidir (130 bin patent başvurusu/2004). Çin, dünya yenilikçilik kümesinde de önlerdedir.

2008 Ağustosu’nda Olimpiyatlar Pekin’de yapılacak. Bu, şimdiye kadar Çin’in yürüttüğü en büyük uluslararası etkinliktir. Aşırı kirli olan Pekin havası da olimpiyata hazırlanmaktadır. Çin’de eski birçok fabrika kapatılarak, 2007 adeta temizlik ve şehirleri güzelleştirme yılı ilan edilmiştir. İnşaatlar tam bir hızla devam etmektedir. 20.000 gazeteci ile dünyanın gözü bu olimpiyatlarda olacaktır. Olimpiyat eksenli projeler için 40 milyar Dolar harcayan Çin kendisinin bir dünya gücü olduğunu göstermek istiyor. Net hammadde ithalatçısı ve net ürün ihracatçısı olan Çin büyümesi ve pazarı için, yeni yerler keşfetmektedir. Afrika liderleri ile Şanghay’da üst üste toplantılar yapılmakta ve maden-enerji-ticaret anlaşmaları imzalanmaktadır (Mayıs 2007). Çin, şimdi gözünü Afrika’ya dikmiştir. Sonuç:

Çin küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biridir. Çin’i ucuz ve kalitesiz ürün satan ülke olarak görmek yanlıştır ve eksik tanımlamadır. Çin kaliteli (Nike gibi)-kalitesiz ayakkabı da üretir (dünya üretiminin yarısı), kaliteli tıbbi görüntüleme cihazı (GE ürünü MR gibi) da montajlar. Çin’de talebe ve fiyata göre her şey yapılmakta ve satılmaktadır. Çin her yıl köyden şehre inen 30 milyon yeni iş gücü ile bir dünya üretim merkezidir.

Diğer yandan, Çin büyük bir hammadde tüketicisidir ve 100 milyonu aşan zengini (Belçika refahı) ile de kaliteli ürün ithalatçısıdır. Çin 1,3 milyar toplam nüfusu ile doyurulamayan bir devdir (Amerika ve Almanya’dan sonra en büyük ithalatçı ülke). Çin tehditten çok, fırsattır.

Türkiye’de, sokaktaki vatandaş Çin’in sunduğu küresel ekonominin nimetleri sayesinde giderek ucuzlayan ürünlere ulaşabilmektedir. Bu gerçeğe iki büyük tehlike de eşlik etmektedir. Kalitesiz ve sağlıksız ürünler. Bu tehlikenin boyutu ürkütücüdür ve idari erk en kısa zamanda tedbir almalıdır. Tüketicimiz bir şekilde kalitesiz (ve tehlikeli) ürünlerden korunmalıdır. Ayrıca, Çin’deki ağır çalışma koşulları ve etik anlayıştan uzak iş şartları dikkat edilmesi gereken önemli bir diğer unsurdur.